14 Nisan 2012 Cumartesi



İyiyim , ben çok iyiyim , ben iyi biriyim.
- O gitti ..
Sadece .. sadece uyuyamıyorum ..



Sen sus, konuşma sırası bende. Beni özledin mi ? Ben seni çok özledim, uyuz herif. Sana kızmak o kadar zor ki. Yine de sana hâlâ kızgınım bilmiş ol.
Bir seferlik de olsa, oyun oynamadan konuşmak istiyorum.
Elbisemi beğendin mi ? Biraz tereddüt ettim. Ayna karşısında tam üç saat geçirdim. Güzel olmayı başarmışım değil mi ? Ya beğenirsin ya da seni öldürürüm ! Hayır, dur. Nerede kalmıştım ?
Sorun aslında “beğendim” desen de sana kesinlikle inanmam. Ne zaman ciddisin, ne zaman oynuyorsun, bilmiyorum. İyice kayboldum. Dur, bitirmedim henüz.
Beni sevdiğini söyle. Söyle, çünkü eğer ben önce söylersem bunu oyun zannetmenden korkuyorum. Kurtar beni, lütfen.

bazı şarkıları sonsuza kadar dinleyebilirsin.. 

kaçınılmaz hatalar..



Bir insan hayatta kaç kez yanılabilir?  Kaç kez aynı hatayı yapıp, aynı şeyleri yaşayabilir?
Halbuki hayatına giren her insanda herşeye baştan başlamak, o hiç tanımadığın birine güvenmeye çalışmak, ona hayatını açmak, en önemlisi de zamanla sırtını ona dayamak..  Bunlar kolay şeyler değil; zaman ister, emek ister.
Zamanla daha da alışırsın, seversin.
Asıl zor olan karşındakinin senle aynı düşüncelere sahip olmadığının yüzüne ‘Dan!’ diye vurulduğu o andır.  
Bitmiştir.  Ne güven,  ne saygı..  Herşey biter, sıfırlanır.
Ve komiktir ki; sadece o salak gibi seven, karşısındakini hayatının merkezi yapan, ona hayatının büyük bir kısmını veren kişinin canı yanar en çok. Kızar da; hem bu kadar çabuk güvendiği için, onu mutlu etmek için kendinden ödün verdiği için. Hemde nasıl olur da, bu kadar kör bir duruma geldiğini düşünür durur. Toparlanması zordur artık, içinde bulunduğu tek taraflı yıkım süreci başlamıştır.